Diyarbakır’da on yıldır görev yapan ve Dicle Üniversitesi Plastik Cerrahi Bölümü’nü kuran Doç. Dr. İbrahim Aşkar, kızlık zarı diktirmeyle ilgili olarak yaşadıklarını anlattı:

CETAD’ın yaptığı araştırma; Türkiye’de her on kişiden birinin kızlık zarının dikilmesini önerdiğini gösteriyor. Doğu’da kızlık zarı dikilmesi yaygın mı?
Evet, Doğu’da yaygın. Biz de dikiyoruz, kadın doğum uzmanları da dikiyor. İstatistiksel olarak değerlendirmek gerekiyor ama elimizde kesin rakamlar yok. Batı’da da, Doğu’da da bu konuda rakamsal düzeyde konuşmak çok zor. Çünkü tabu olduğu için bu operasyonlar çoğu zaman küçük operasyon kaydıyla kayıtlara yazılıyor, detayına girilmiyor. Bekaret; Doğu toplumunda çok çok önemli ama eskiye göre burada da bir hayli rahatlama var. Bazen gençler evlenmeden cinsellik yaşıyor ama bunu tabu olarak gördüklerinden ilişkilerini korumak adına birlikte gelip kızlık zarının dikilmesini istiyorlar. Küçük değişimlere rağmen bekaret tabusu özellikle Doğu toplumunda mutlaka koruması gereken bir adet.


18 YAŞ ALTI YASAK

Genç kızlar gelip gizli gizli kızlık zarlarını diktirmek istediklerinde bu uygulamayı yapıyor musunuz?
18 yaşın altında böyle bir şey kanunen mümkün değil. Gelenlere, 18 yaşın üzerinde olmaları gerektiğini ve en azından bir aile büyüğünün bilgisi olması gerektiğini söylüyoruz. Çünkü kimseye haber vermeden gelen birine müdahale yapmak sağlıklı ve doğru değil. O yüzden en azından yanında biri mutlaka oluyor. Ayrıca işin tıbbi yönü de var; basit operasyon sayılıyor ama yine de riski vardır. Bu yüzden hastanın mutlaka müdahaleyi birine haber vermesini istiyorum. Bazen annesiyle gelenler bile oluyor.

Sizce hekim olarak bunu yapmak doğru mu? Bir hekimin ‘ben kızlık zarı dikmem’ deme hakkı var mı?
Reddedecek bir doktor olduğunu zannetmiyorum. Çünkü bu operasyon aynı zamanda sosyal bir gereklilik oluyor. Ben, bana bu operasyon için başvuran kişinin hikayesini bile sormam. Çünkü genç kızın bundan rahatsız olabileceğini düşünürüm. Zaten gelirken eminim büyük zorluk çekmiştir ve bu son umududur. Tek sorduğum şey; operasyon için sorunun geçmişteki bir olay nedeniyle mi kaynaklandığı, yeni mi oluştuğudur. O kadar! Buna önem veren kişiler birbirlerine beyaz ya da pembe yalan söylüyorlar. Bence gereksiz bir yalan ama yine de toplum önem veriyorsa…

Kadın açısından zahmetli bir uygulama mı; ne kadar sürüyor, aynı gün genç kız ailesine fark ettirmeden evine dönebiliyor mu?
İki tip tekniği var. Birincisi yalnızca dikiş atılarak yapılıyor. Daraltma şeklinde oluyor ve gerdeğe girmeden üç dört gün önce yapılması gerekiyor. ‘Flep’ dediğimiz teknikle yapılanı ise daha zorlu hatta ameliyat bile gerektirebiliyor. Bir doku alarak yama yapıyoruz ve o alanı daraltıyoruz. Hastanın tercihine göre uygulanan teknik değişiyor. 20 dakika ya da 10 dakika sürüyor. İki teknik de lokal anestezi ile yapılıyor.

Dikilen kızlık zarı; genç kız ne zaman cinsel ilişki yaşarsa o zaman mı bozuluyor, yoksa birkaç ay mı dayanıyor?
Bu operasyon için gelen genç kızlarla fazla diyaloğa girmeyiz; bu tamamen onun özelidir. Ama neye ihtiyacı olduğunu öğreniyoruz. Birkaç gün sonra evlenecek mi, yoksa evlenmesi bir yıllık zaman dilimi içinde mi gerçekleşecek; ona göre anlattığım bu iki teknikten birini uyguluyoruz. Daraltmayı üç dört gün önce yaptırması gerekiyor. Öyle olunca nikahtan üç gün önce geliyorlar. Diğer ‘fleb’ dediğimiz tekniği ise birkaç yıl önce de yaptırmış olabiliyor. Onda bir problem olmuyor.

Kızlık zarı dikilince cinsel ilişki sırasında anlaşılma ihtimali var mı?
Eğer başarısız olduysa anlaşılır, onun dışında kimse anlayamaz. Kızlık zarını diktiren genç kızların en büyük korkularından biri budur. Ama fark edilmesi neredeyse mümkün değildir.

Hangi estetik sorunlar Doğu’da kadınların evlenmesine engel, evlenmek isteyen genç kızlar hangi ameliyatları yaptırmak istiyorlar?
Doğu’da özellikle köylerde evlilik yaşı çok küçük. 20 yaşına gelip evlenemediyse o zaman genç kıza zaten garip bakılıyor. Bir kız evlenme yaşını geçtiyse ve özellikle burnunda sorun varsa bazen ailesi tutuyor kolundan getiriyor. Doğu’da en legal estetik ameliyat burun ameliyatıdır. Ailenin durumu iyiyse köylerden bile genç kızlar burun operasyonu için getiriliyor. Onun dışında plastik cerrahi yapılır, boyun, göğüs ve kalça çevresindeki yanık ameliyatı yaptırırlar.

>>>>Haberin Devamı >>>>>

Göğüslerde meydana gelen sarkma, yumuşaklık ve deformasyonda bedene uygun olmayan sütyen kullanımı büyük etken...

ADANA - Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cemil Dalay, kadınların yüzde 80’inin sütyen alırken yanlış ölçü kullandığını ifade etti.

Prof. Dr. Cemil Dalay, göğsü küçük olanların silikon destekli, çok büyük olanların ise bedenini tamamen saran ve rahatsızlık verecek kadar sıkan sütyen kullandığını ifade ederek, şunları söyledi:
“Göğsü derli toplu göstermeye çalışırken daha çok çirkinleştiriyorlar. Dar sütyen koltuk altlarında yağ birikimine neden oluyor. Sanki koltuk altında bir göğüs var gibi izlenim bırakıyor. Bunun yanı sıra göğsü dik tutmak için yukarı çekilen askılar omuz ağrılarına da yol açıyor. Dar sütyenden koltuk altı ve beden çevresinden taşan yağ birikintileri zamanla vücutta kalıcı şekil bozukluğuna yol açıyor.”

Kadınları, sütyensiz dolaşmama konusunda da uyaran Dalay, “Çünkü, tamamen yağ ve süt bezlerinden oluşan göğüsler yer çekiminden daha fazla etkilenerek sarkar. Evde iş yaparken veya spor yaparken de sütyen çıkarılmamalı. Sadece gece yatarken çıkarılmasında sakınca yok” dedi.

Dalay, göğüs derisinin güneşin zararlı ışınlarından vücudun diğer bölümlerine göre daha fazla etkilendiğini, bu nedenle üstsüz güneşlenmeyi de önermediklerini belirterek, “Kadınlara sık kilo alıp vermeyi tavsiye etmiyoruz. Çünkü, kilodan dolayı büyüyen göğüs kilo verildiğinde tamamen sarkabiliyor” diye konuştu.

Dalay, kadınların beden çevresi ve göğüs çapını dikkate alarak sütyen seçmeleri gerektiğini, aksi takdirde göğüs estetiğinin bozulacağını, yumuşaklık ve deformasyon oluşacağını vurguladı.

GÖĞÜS ESTETİĞİNİ KORUMANIN YOLLARI
Dalay, göğüs estetiğini korumanın en iyi yolunun da aşırı sıcak sudan kaçınmak olduğunu belirterek, “Sıcak su yerine ılık su ve ardından soğuk duş şoku yapılabilir. Bu durumda kılcal damarlar harekete geçecek ve göğüs dirilik kazanacaktır. Ayrıca, sürekli yüz üstü yatmamayı da öneriyoruz. Çünkü, yüzüstü yatışta vücut göğüse aşırı baskı yaptığından deformasyon daha hızlı görülür” dedi.

Göğüs için en ideal sporun da yüzme olduğuna dikkati çeken Dalay, ancak, bazı göğüslerin ne kadar özen gösterilirse gösterilsin genetik yapıdan dolayı mutlaka estetik ameliyata ihtiyaç duyulacağını kaydetti.

>>>>Haberin Devamı >>>>>

İngiliz estetik cerrah Patrick Mallucci, en güzel göğüslerin Caprice’de, en “yapmacık” göğüslerin de Victoria Beckham’da olduğunu iddia etti.LONDRA - İngiliz estetik cerrah Patrick Mallucci, herkes tarafından güzel göğüslere sahip olduğu düşünülen binlerce çıplak modelin fotoğraflarını inceledi, ve “mükemmel göğüs” oranını buldu.

Eylül ayı sonunda Londra’da ilk defa “Göğüs Kaldırma Operasyonlarında Tasarım Konseptleri” adıyla düzenlenecek olan konferansta bulgularını sunacak olan Dr. Mallucci, ideal göğüsün uçlarının biraz havaya bakması gerektiğini, ve göğüs ucunun üstündeki alanın, altında kalan alandan daha küçük olması gerektiğini söyledi.

İngiltere’de geçen yıl 6 bin 156 kadının göğüs estetiği yaptırdığını söyleyen Mallucci, göğüs ucunun üzerindeki alanla altındaki alanın oranının da yüzde 45’e yüzde 55 olması gerektiğini ekledi.

Dr. Mallucci, bu verilere göre, en güzel göğüslerin manken Caprice’e, en yapmacık olanların da Victoria Beckham’a ait olduğunu belirtti.

>>>>Haberin Devamı >>>>>

Sigara kullanımının artışı ile akciğer kanseri birinci sıraya çıkmış olsa da meme kanseri kadınların en önemli hastalığı olmaya devam ediyor. 30 yaşından önce daha az görülen meme kanserinin görülme sıklığı ise 50 yaşından sonra artıyor.

İSTANBUL - İstatistikler, dünyada her yıl sekiz kadından birinin meme kanserine yakalandığını ve hastalığın görülme sıklığının giderek arttığını gösteriyor. Meme kanserine yakalanan kadınların yüzde 70’ini ise 50 yaş üzerindeki kadınlar oluşturuyor. İstanbul Hizmet Hastanesi Genel Cerrahi Bölümü’nden Op. Dr. Sertaç Demirel, ‘Yaşı 50’nin üzerinde olan kadınlarda meme kanseri görülme sıklığının, yaşı 50’nin altında olanlardan 4 kat daha fazla olduğunu söylüyor.

Türkiye’de her 100 kadının 11’i meme kanseri riskiyle karşı karşıya. Ülkemizde her yıl 30 bin kadın meme kanserine yakalanıyor. Memeyi oluşturan süt bezleri ve kanalları döşeyen hücrelerin, kontrol dışı çoğalmaları ve vücudun çeşitli yerlerine giderek çoğalmaya devam etmeleri meme kanseri olarak tanımlanıyor. Hastalığın anne, kız kardeş ve teyze gibi yakınlarda bulunması, meme kanserine yakalanma riskini önemli ölçüde artırıyor. Op. Dr. Sertaç Demirel, diğer risk faktörlerini şöyle sıralıyor:

YAŞ İLERLEDİKÇE RİSK ARTIYOR
“‘İleri yaş büyük önem taşıyor. Öyle ki yaşı 50’nin üzerinde olan kadınlarda meme kanseri görülme sıklığı, yaşı 50’nin altında olanlardan 4 kat daha fazla. İleri yaşın dışında, daha önce meme biyopsisi ile iyi huylu kitle tanısı, doğum kontrol hapı kullanmak, doğum yapmamış olmak, emzirmemiş olmak, adet görme süresi 40 yıl ve üzerinde olmak, şişmanlık ve yağlı beslenme ile alkol ve sigara tüketmek meme kanserine neden olabiliyor.”

RİSKİ AZALTILMAK MÜMKÜN
Op. Demirel, besinlerle alınan yağ oranı ile sigara arasında anlamlı bir ilişki gösterilmese bile A ve C vitamini alanlarla, düzenli spor yapanlarda meme kanseri olma riskinin azaldığını söylüyor:
“Alınan alkol miktarı ve maruz kalınan radyasyon ile de meme kanseri riskinin arttığını gösteren çalışmalar var. Şişmanlığın azaltılması, alkol ve sigaranın bırakılması, haftada 4 saat tempolu yürüyüş şeklinde hafif egzersiz yapılması, sebze ve meyvenin bol tüketilmesi gibi basit önlemler ile meme kanseri riski yüzde 30 ile 40 oranında azaltılabilir.”

MEMEDE ŞİŞLİK ÖNEMLİ BİR BELİRTİ
Op. Demirel, meme kanserinin belirtilerini ise şöyle sıralıyor:
Memede şişlik olması
Memenin genel olarak boyutunda veya şeklinde oluşan değişiklik
Meme cildinde kızarıklık, morluk, yara, damar genişlemesi, içeri doğru çöküntü, yaygın küçük şişlikler, portakal kabuğu görünüşü gibi noktasal çekintiler şeklinde değişikliklerin meydana gelmesi
Meme başı ve çevresinde renk ve şekil değişikliği, meme başında genişleme, düzleşme, içe çökme, yön değiştirme, kabuklanma, çatlaklar oluşması, yaralar çıkması
Meme başından gelen kanlı veya kansız akıntı
Koltuk altında görülebilen veya elle fark edilen ağrılı ya da ağrısız şişliklerin varlığı

ERKEN TANI HAYAT KURTARIR
Meme kanserinde de diğer kanser türlerinde olduğu gibi erken tanı ve tedavinin önemine değinen Demirel, dıştan muayenesi diğer organlara göre daha kolay olduğu için, takip programlarına uyulması halinde meme kanserinde erken tanı şansının fazla olduğunu vurguluyor ve erken tanı için atılması gereken adımları anlatıyor:

“Erken tanı içen yapılması gerekenler; kendi kendini muayene, doktor muayenesi ve mamografik takiplerdir. Genelde önerilen 20-30 yaş grubunun adet bitiminden sonraki günde kendi kendini muayene etmesi, 30-40 yaş grubunun kendisini muayene etmesinin yanında, doktor muayenesinin de 3-4 yıllık aralıklarla yapılması ve 40 yaş sonrasında bu muayenelerle beraber mamografinin de çekilmesidir. Ailede meme kanseri hikayesinin olması ve benzeri risk faktörleri bu takip programlarının daha erkene alınmasını gerektirebilir.”

ELLE MUAYENE İÇİN VÜCUDUNUZU TANIYIN
Op. Demirel’e göre, meme kanserinin erken tanısında önemli bir adım olan kendi kendini muayenede kadının vücudunu iyi tanıması gerekiyor. “Önce ayna karşısında gözlem yapılmalı, deride çekinti, renk değişikliği, kabuklanma olup olmadığına bakılmalı. Kollar yukarı kaldırılarak da farklılıklar bir daha değerlendirilmeli” diyen Op. Demirel, kendi kendini muayenenin püf noktalarını şöyle sıralıyor:

“Sağ meme için sol el, sol meme için sağ el kullanılır. Meme ucundan hayali olarak geçen dikey ve yatay iki çizgi yardımı ile meme 4 bölüme ayrılır. Her bölüm dikkatlice parmak uçları yardımı ile meme dokusu göğüs duvarı arasında sıkıştırılarak yapılan muayenede (banyo yaparken, göğüs duvarı sabunlu iken bu muayene daha kolay yapılabilir) ele gelen kitle aranır. Her ay yapılan bu muayeneler yardımı ile göğüs yapısını bilen kişi eline farklı bir yapı geldiğinde kolaylıkla bu ayırımı yapabilir. Çok uzun aralıklarla yapılan bu kontrollerde normal yapı hatırlanamayacağından ayırım yapmak zorlaşır.”

KORUYUCU CERRAHİ HASTA KONFORUNU ARTIRIYOR
Eskiden kanserli memenin tamamı veya bir kısmı ile eğer metaztas yapmış ise koltuk altı lenf bezlerinin de ameliyatla alındığını belirten Op. Sertaç Demirel, artık meme kanserinde koruyucu cerrahi uygulandığını vurguluyor ve tedavi süreci ile ilgili şu bilgileri veriyor:

“Erken teşhis konulursa meme ve koltuk altı lenf bezleri korunuyor ve bunların alınmasına gerek kalmıyor. Koruyucu cerrahinin hastanın yaşam konforuna bir çok katkısı var. Her şeyden önce kadınlar için önemli bir organ olan meme alınmıyor. Meme ve çevresindeki organların bütünlüğü bozulmadığı için meme kanserinde kadınların çok sık yaşadığı estetik ve psikolojik sorunlar yaşanmıyor. Ayrıca koltuk altı lenf bezleri alınmadığı için hastanın kolu şişmiyor ve hastanın kolunu tam randımanla kullanması mümkün oluyor.”

TEDAVİDE YÜZDE 95 BAŞARI
“Erken teşhisle ve 1 santimetrenin altındaki tümörlerde eğer koltuk altı tutulumu da yoksa meme kanseri yüzde 95 oranında başarıyla tedavi ediliyor. Erken teşhis konmuş, menopoza girmiş ve uygun tümör büyüklüklerinde ise hasta kemoterapiden bile kurtulabiliyor, sabah akşam bir ilaç içmeye dayanan hormonoterapi ile tedavi oluyor. Üstelik de bu tedavinin hiç bir yan etkisi yok.”
Kaynak

>>>>Haberin Devamı >>>>>

Diyarbakır'da, zayıflamak için bir estetik merkezine giden ve vücudunda 3 ile 5 santim arasında 42 yara oluşan kadın avukat P.Y.'den sonra aynı merkeze giden Y.Ö'nün kafasında da yaralar oluştu. 'Saç dökülmesini engellemek ve yeni saç kökleri çıkmasını sağlamak için merkeze giden Ö., psikolojisinin bozulduğunu söyledi. Y.Ö., "Devlet Hastanesi'nde bana 72 yaranın yerinde saç çıkmayacağını çünkü saç köklerinin yakıldığını söylediler. Bunun mikroplu ve yeteri kadar steril edilmeyen iğneler yüzünden oluştuğunu belirttiler. Merkez hakkında dava açacağım" dedi. Y.'nin şikâyeti ile söz konusu merkez Sağlık Müdürlüğü tarafından 1 ay kapatılmıştı.

Kaynak

>>>>Haberin Devamı >>>>>

Yoğun çalışanların tercih ettiği pratik estetik operasyonlar öğle arasında bile bitirilebiliyor. Parafinle tırnak uzatma, şipşak perma, brıght smıle (kalıcı diş beyazlatma), kirpik perması ve sprey solaryum gibi küçük çaplı estetik işlemler birkaç seansta bitiyor

Sadece bir saat ve en fazla birkaç seans süren basit 'bakım' operasyonları, botoks gibi mimiklerin ifadesini değiştirmediği ve kalıcı iz bırakmadığı için kadınlar kadar işadamlarının da giderek ilgisini çekmeye başladı. Öğle paydosu ya da iş çıkışında kolayca uygulanan parafinle tırnak uzatma, 'de frize' operasyonu, şipşak perma, bright smile, kirpik perması ve sprey solaryumla bir gün içinde hatta bir saat içinde istedikleri operasyonu yaptırıp ardından da işe gitmek mümkün.
'De frize' özellikle son dönemlerde erkekler tarafından tercih edilen bir işlem. Erkek kuaförü Vehbi & Şükrü'de her gün en az bir kişiye uygulanan bu işlemde özel bir kremle saçlar bir saatlik işlemle düzleştiriliyor. Kısa saçlı erkekler tarafından tercih edilen De frize için saçın uzunluğuna göre 80 milyon ile 130 milyon lira arasında para ödeniyor.
Kıvırcık saçlara sahip olmak isteyenler de artık çok daha hızlı bir şekilde perma yaptırma şansına sahipler. Eskiden olduğu gibi saçların ince ince sarılmasına, sıcak mizampli makinalarına girmek gerekmiyor. Kısa bir sürede saçlar sarılıyor ve özel perma ilacıyla sonuca ulaşılıyor. Hemen hemen bütün kuaförlerde uygulanmaya başlayan altı ay ömürlü şipşak perma 80 milyondan başlayan fiyatlarla yapılıyor.
Hollywood ünlülerinin anında bronzlaşma isteklerine yanıt vermek için Amerika'da çok yaygın olarak kullanılan 'Instant Tan' kabinleri artık Türkiye'de de çok tercih ediliyor. Ankara'da 'Hollywood Tans' adlı özel bir merkezde uygulanan bu yöntemde dokuz farklı duş başlığıyla vücut spreyleniyor ve ince bir bronzlaşma losyonuyla tamamen kaplanıyor. Bu aşamalardan sonra üç saat içinde doğal görünümlü bir bronzluğa sahip olabilmek mümkün. Beş günden fazla bir süre dayanan bu bronzluk vücuda sürekli olarak da uygulanabiliyor. Ortalama 10 dakika süren Hollywood bronzluğunun seansı 30 milyon lira.

Popüler mekân Tırnak Center
Tırnaklarını uzatamaya sabrı olmayan kadınların önceleri biraz tabuyla yaklaştıkları protez tırnak, şimdilerde oldukça revaçta. Yaklaşık bir saatte uygulanan protezle tırnaklar akrilikle kaplanıyor. Bu işlemden üç hafta sonra tırnaklar uzadığı için düzenli olarak dolgu yaptırmak gerekiyor. Dolgu süreleriyse yaklaşık olarak yarım saat sürüyor. Takma tırnak isteyenler protez için 75 milyon, dolgu içinse 30 milyon ödüyorlar. Bu uygulama için Etiler'deki 'Tırnak Center' bunlardan en popüler olanı.
Kirpik perması iş kadınlarının en çok tercih ettikleri operasyonlardan biri. Nişantaşı'nda öğlen vakti güzellik merkezlerinde bir tur atıldığında, bigudilerle kirpiklerini sarmış döpiyesli kadınlara sık sık rastlamak mümkün. 30 dakika süren operasyonla kirpiklerin uzunluğuna ya da kısalığına göre kalın ve ince bigudilerle kirpikler sarılıyor ve özel bir ilaç sürülüp bekletildikten sonra üzerine boya sürülüyor. Bu işlemlerden sonra kadınlar üç ay boyunca rimelsiz gökyüzüne bakan kirpiklere sahip olabiliyorlar. Leyla İnanır Güzellik Merkezi'nin sık sık uyguladığı bu yöntemde perma için 25 milyon, boya içinse 20 milyon lira ödemek gerekiyor.
Diş temizleme artık rutin bir işlem olsa da yeni geliştirilen bir yöntemle kalıcı beyazlık sağlamak mümkün. Bayındır Diş Kliniği'nde uygulamaya başlanan 'Bright Smile' operasyonları sadece 20 dakikada ve üç seans süren uygulamalarla bembeyaz dişler yaratıyor.
Altı ayda dişin yapısına göre ön bakım yapılan bu yöntem için 600 doları gözden çıkarmak gerekiyor.
Kaynak

>>>>Haberin Devamı >>>>>

ONDOKUZ Mayıs Üniversitesi'nden Prof. Dr. Ali Naki Ulusoy, Türkiye'de meme kanseri nedeniyle bir göğsünü kaybeden kadınlardan estetik yaptıranların oranının yüzde 4'ü geçmediğini söyledi. Doç. Dr. Ahmet Karacalar da, "Estetik yaptıranların moral gücünün de yükseleceği inancıyla hastalıkla mücadelede olumlu sonuçlar verdiği düşünülüyor" dedi.
Kaynak

>>>>Haberin Devamı >>>>>

"Tuğçe Baran mavisi"! Böyle de bir renk varmış. Bir zamanların "Ajda Pekkan saçı" ya da şimdilerin estetik operasyon tarifi gibi "Nez kalçası" ya da "Deniz Akkaya burnu" türü... Siz de küçük bir estetik operasyona hayır demezsiniz, değil mi?

Kadınların küçücük değişikliklerle başka bir görüntüye bürünmesi amma da kolay! Hani şu burun kırptırma, ayak bileği inceltme, çene kemiğini topicik topicik yapma ya da memişleri minik silikonlarla destekleme operasyonlarından korkanlar için daha "rötuş" kıvamında operasyonlar var ya... Acısız operasyonlar yani! Makyaj gibi...
Bir arkadaşım tarif ediyor:
- Nişantaşı'nda, en az üç hafta rengini koruyan sprey bronzlaştırıcı uygulayan bir yer var, gidelim mi?
- Hayır, gitmeyelim. İnsan yıkanınca turuncu oluyormuş diyorlar.
- Peki Etiler'de bir yer varmış, kirpik yapıştırıyorlarmış. En az üç hafta yelpaze gibi kirpik kırpıştırırız... Bak bunu mutlaka deneyelim!
- Japon tutkalı kullanıyorlarmış! Gözün yapışırsa görürsün o zaman!
- Tırnak implantasyonu yapan yere gitmeye ne dersin?
- Şahane tırnaklarım var! Bir tırmık ister misin?
İşte Bilirkişi olarak yazıyorum:
Geçenlerde bir arkadaşımın lenslerine takıldı gözüm. Her insanın bir "hayır" deme limiti var elbette! Bir yere kadar tutuyorsun kendini. Senin de canın var, sen de arada küçük bir operasyona "evet" deyiveriyorsun... Arkadaşımın böyle tuhaf, mavi-gri arası ama oldukça doğal görünen lenslerini fark edince trafik lambam "kırmızı"dan "yeşil"e hızlı bir geçiş yaptı. Nasıl canım çekti anlatamam! "Nereden aldıysan hemen gidip bana da alalım" diye tutturdum. Hayatımda da lens takmış değilim. Nitekim iki gün her zamanki yeşil mi ela mı belirsiz alacalı göz rengimden farklı, mavi mavi gözler için hayaller kurdum. Photoshop'ta fotoğraflarım üzerinde denemeler yaptım. Pek güzel olacak, kesin! Hem de "Tuğçe Baran mavisi"! Böyle de bir renk varmış. Bir zamanların "Ajda Pekkan saçı" ya da şimdilerin estetik operasyon tarifi gibi "Nez kalçası" ya da "Deniz Akkaya burnu" türü...
Ama şırıl şırıl gözlerle, tam 11 denemeden sonra zorlanmaktan yaşlar akmış gözlerle elim, gözüm boş ayrıldık lensçiden. Kolay mı göze lens yerleştirmek? Değil tabii! Teselli ikramiyesi niyetine sprey çorap denedik, o da olmadı. İnsan plastik manken gibi oluyor aynı! Sonra göz altı bir şeyleri aldık, çıktık dükkandan. Hâlâ güzelliğim kendi orijinal güzelliğim olarak huzurunuzdayım.
Sizler için denedim! Görev niyetine! Vallahi! Operasyonel oyun peşindeydim!
Mesela şöyle bir şey çıktı bu deneme yanılma yönteminden: Diyelim ki sevgilinizle işveli işveli konuşuyorsunuz: "Canımın içiiii... Benim gözlerim ne renk bil bakalım?" Bunu söylerken de şeker şeker gözlerinizi kapatıp, dudaklarınızı 333 moduna getiriyorsunuz elbette. Sevgiliniz göz renginizi doğru bilse de, siz "Hayır, bilemedin! Sen beni sevmiyorsun! Sevsen ne renk olduğunu bilirdin!" diye kızmayı, kırılmayı ve bir-iki gün küsmeyi ihmal etmiyorsunuz. Özletmek, küsmek, barışmak iyidir...
Bugünkü yazımın ana fikri şu:
Kadın olmak ne güzel, değil mi?
İyi oyunlar herkese...

Kaynak:www.ilhanuckan.com

>>>>Haberin Devamı >>>>>

Estetik operasyonlar, Türkiye'de de kamuoyunun gözü önündeki ünlülerin tekelinden çıkıp her kesimden insanın başvurduğu ameliyatlar haline geldi

Son dönemdeki eğilimler gösteriyor ki, daha güzel görünmek, toplumun karşısına daha büyük bir özgüvenle çıkmak isteyenler sadece toplum tarafından tanınmış ünlü kişiler, işkadınları ve zenginler değil. Artık ev hanımları, öğrenciler ve erkekler de estetik yaptırıyor.
Estetik cerrahi kliniklerine başvuran erkek sayısı her geçen gün artıyor. Erkekler de, kadınlar gibi en çok burun ve gözkapağı ameliyatları ile 'yağ aldırma operasyonu' olarak bilinen 'liposuction'a rağbet ediyor. Saç ekimi ve kepçe kulak operasyonları da erkeklere özel yapılan operasyonlardan bazıları...

Yüz gençleştirme popüler
Estetik ve plastik cerrahi uzmanı Prof. Dr. Erol Kışlaoğlu, son yıllarda erkeklerden iki ayrı grubun kendilerine başvurduğunu belirtiyor. Birinci grup, zengin kişiler. Grubun çoğunluğunu yöneticiler oluşturuyor ve genellikle yüzlerini gençleştirmek istiyorlar.
İkinci grup ise 'liposuction' operasyonu isteyenlerden oluşuyor. Kışlaoğlu, bu operasyon için başvuran erkek hasta oranının yüzde 5 ila 10'dan, 15-20'ye çıktığını vurguluyor ve şunları söylüyor: "Endoskopik yüz germe, iz bırakmayan bir ameliyat olduğu için özellikle tercih ediliyor. Gözkapaklarındaki kırışıklıklar da botox veya ameliyatla gideriliyor. Liposuction çoğunlukla karın ve bel bölgesinde yaptırılıyor. Daha genç olanlar (20-35 arası) sıklıkla burun ameliyatı oluyor. Bir başka başvuru nedeni de erkeklerde gizlenmesi daha zor olan kepçe kulak. Başvuru nedenlerinin son sırasında ise vücuttaki aşırı kıllardan kurtulmak için yapılan lazer epilasyon geliyor."

Çarpık bacaklara dolgu
Kışlaoğlu'na göre, kadın hastalar da en çok meme büyütme ve burun ameliyatlarına rağbet ediyor. Üçüncü sırayı liposuction, dördüncü sırayı karın germe, beşinci sırayı meme küçültme ve dikleştirme, altıncı sırayı gözkapakları, yedinci sırayı yüz gençleştirme, boyun germe ve bacak germe alıyor. Genç kızlarda yağ doldurma yöntemiyle çarpık bacaklar düzeltiliyor.

'Bütçeye göre doktor'
Doç. Dr. Nazım Çerkeş de Türkiye'de en sık yapılan estetik ameliyatın burun estetiği olduğunu belirtiyor. Çerkeş'e göre, ikinci sırada liposuction geliyor. Üçüncü sırada silikonla meme büyütme, dördüncü sırada meme küçültme ve dikleştirme, beşinci sırada da gözkapağı estetiği var.

'Başvuru yaşı düştü'
Çerkeş, artık toplumun üst ve orta ekonomik düzeyinden kişilerin de estetik ameliyat yaptırdıklarını, kendi bütçelerine göre hekim seçtiklerini dile getiriyor. Başvuru yaşının düştüğünü de belirten Doç. Dr. Nazım Çerkeş, "Artık aileler çocuklarını liseyi bitirdikten sonra estetik operasyon için getiriyor" diyor.

'Utananlar özele gidiyor'
Eski Türk Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Derneği (TPRECD) Başkanı Prof. Dr. Mesut Özcan da, "Özellikle özel kliniklere başvuran erkek hasta sayısında artış var" sözleriyle artışı doğruluyor. Derneklerinde, bu artış konusunda bir istatistik olmadığını ancak kendi hastaları arasında bir önceki yıla göre yüzde 13-15 artış gözlendiğini belirten Özcan, şöyle konuşuyor:
"Bu başvurularda ağırlık burun ameliyatlarında (kadınlarda da aynı). Erkeklerde daha çok karın bölgesindeki aşırı yağ birikimini aldırma ve gözkapağı estetiği konusunda talep var. Tüm hastalarımız arasında erkeklerin oranı yüzde 15 civarında. Çekindiklerinden üniversite ve devlet hastaneleri yerine özel klinikleri tercih ediyorlar. Ancak operasyon sonrasında özgüvenleri yerine geliyor, girişkenlikleri artıyor. Toplumun refah ve eğitim düzeyi arttıkça, estetik cerrahiye de talep büyüyor."
Özcan, 'doğru yer ve doğru uzmanın' önemine dikkat çekerek, hastaların mutlaka bir plastik ve estetik cerrahi uzmanına başvurması gerektiğini vurguluyor.

Erkekler saç ektiriyor
Dr. Osman Oymak da hem erkek hem de kadınlarda 'liposuction'ın birinci sırada geldiğini, bunu burun ameliyatlarının izlediğini belirtiyor. Gözkapağı ameliyatları ve yüz germe ise ikinci ve üçüncü sırada... Oymak, erkeklerde birinci sırayı burun ameliyatlarının aldığını, onu da saç ekiminin izlediğini söylüyor.

Hangi ameliyatın ücreti ne kadar?
Burun: 1500 - 7000 YTL
Liposuction: 1000 - 6000 YTL (alınan yağ miktarına göre değişiyor)
Meme (protez): 3000 - 7000 YTL
Gözkapağı: 1500 - 3000 YTL
Yüz germe: 5000 - 15000 YTL
Karın germe: 3000 - 7000 YTL


NOT: Fiyatlar doktor ve hastane-kliniğe göre değişiyor.

Estetik erkeklere başarı getiriyor!

Son yıllarda erkek hastaların oranında bariz bir yükseliş olduğunu belirten Doç. Dr. Nazım Çerkeş, şunları söylüyor: "Bunu yurtiçi ve yurtdışından gelen hastalarda gözlemliyorum. İngiltere'den yüz gerdirmeye gelen birçok hasta var. Estetik operasyonlar erkeklerde de psikolojik açıdan özgüveni artırıyor. Dolayısıyla estetik erkeklerde de sosyal uyumu, mesleki başarıyı artırabiliyor."

Kaynak:Milliyet- Ayşegül Aydoğan

>>>>Haberin Devamı >>>>>

'Estetik ameliyat dinen sakıncalı mı?' tartışmasında son durum şöyle: İlahiyatçılar 'Bazen', cerrahlar 'Gerekiyorsa', sanatçı ve mankenler 'İsteniyorsa uygun' diyor

Yeni Şafak yazarı ve İlahiyat Profesörü Hayrettin Karaman'ın gazetesinde başlattığı, estetik ameliyatın dini açıdan bir sakıncası olmadığı yolundaki tartışma, değişik tepkiler çekti.
Karaman'ın, "Psikolojik anlamda kişinin doğuştan ya da sonradan oluşan kusurları görerek kendini kötü hissetmesi sonucunda estetik ameliyat yaptırması caizdir" sözlerini, ilahiyatçılar ve estetik cerrahlar değişik yorumladı. İlahiyatçılar, abartılı, şöhret ve para kazanmak için yapılan estetiğin doğru olmadığını belirtirken, ihtiyaç durumu içinse 'Uygundur' denildi. Estetik cerrahlar ise, bu operasyonların insan psikolojisine olumlu etkilerini dile getirdi. Özetle tarafların görüşleri şöyle:

İLAHİYATÇILAR NE DEDİ?

Prof. Dr. Hamdi Döndüren: Yaradılış şeklini tamamen değiştirmemek kaydıyla doğuştan veya sonradan oluşan, kişiyi rahatsız eden eksiklik durumunda estetik ameliyat caiz olur. Ancak başka bir kişilik haline gelmek için yapılan estetik onaylanmaz. Sınırlı ve ölçülü estetik caizdir.
Prof. Dr. Suat Cebeci: Bir kusuru gidermek, psikolojiyi, insan arasındaki konumu düzeltmek, tedavi maksadıyla değiştirmek caizdir. Para, şöhret, itibar için yapılması doğru değil.
Prof. Dr. M. Saim Yeprem: Estetik ameliyat kişinin bedensel ve ruhsal sağlığı açısından gerekli görülürse mahzuru yok. Kişinin sağlığına uzun vadede zarar verecekse mahzurlu. İhtiyaç varsa caiz.
Prof. Dr. Beyza Bilgin: Peygamberimiz, sırf güzellik için kendini değiştirmeye pek itibar etmemiş. 'Allah en güzel şeklinde yarattı' denir. Sonradan olanları düzeltmek, aslına uygun hale getirmek görev bile olur.

ESTETİK CERRAHLAR NE DEDİ?

Prof. Dr. Onur Erol: Bazı bölgelerindeki eksiklik nedeniyle depresyona girmiş hastalar tanıyorum. 'Rahatsızlığı, anatomik bozukluğundan. Düzeltilirse düzelir' diye psikiyatriden gelen hastalar olmuştur. Kişi görüntüsü nedeniyle komplekse girmişse bu, işine ve başarısına, evliyse evliliğindeki tutumuna etki ediyor. Kişi koskoca burnuyla mutluysa dokunulmamalı ama kepçe kulaklı bir çocuk, 5 yaşında ameliyat edilmelidir; çünkü arkadaşlarının söylediği sözlerin yarattığı yıpranma müthiştir.
Doç. Dr. Cemal Şenyuva: Estetik cerrahinin psikolojik faydaları kesin. Özgüveni artırıyor, kişinin kendiyle barışık olmasını sağlıyor. Mevcut asimetriyi, sakatlığı gidermesi açısından önemli. Patalojik sınırlarda olan çok büyük göğüs, burun, çeneyi düzeltmek kozmetik işlemler değil; bunlar koleksiyon yani düzeltici ameliyatlardır.

SANATÇI VE MANKENLER NE DEDİ?

MAGAZİN SERVİSİ
Berna Laçin: Bir kadının göğüsleri beline kadar sarkmış, eşiyle mutlu değilse, çok büyük burnuyla kötü hissediyorsa neden estetik yaptırmasın? Ama Allah'ın yarattığı görünümümüzü Nicole Kidman'a benzetmeye çalışmak çok yanlış.
Siren Ertan: Bir kadın daha güzel, iyi ve güvende hissettiğinde mutlu olur. Böyle mutlu olacağına inanıyorsa yaptırır, bu kişisel kararıdır. Neticede dini değerleri günümüzün çağdaş şartlarına göre düzenlemiş durumdayız.
Ece Gürsel: Mankenlik ve fotomodellik yaptığımız için görselliğimize önem veriyoruz ve estetik gerekiyor. Bunun hâlâ tartışılması tuhaf.
Hande Ataizi: Estetik, insana daha mutlu ve güvenli hissettirecekse yapılabilir. Ben yaptırdığım estetiklerin bana yakıştığını düşünüyorum. Görsel bir iş yapıyorum. Caiz mi değil mi bilmem ama daha keyifli bir yaşam getirecekse bence bir sakıncası yok.

Kaynak:Milliyet-Ümran Avcı

>>>>Haberin Devamı >>>>>

Kış aylarında en sık karşımıza çıkan hastalıklardan biri de sinüzit. Sinüzitin tedavisinde kullanılan yeni yöntemler yaşam kalitesini artırıyor.
Sinüzit, Türkiye’de her yıl 15 milyona yakın kişiyi etkiliyor. Şeker hastalığı ve kalp yetmezliği kadar hayat kalitesini bozan bir hastalık olan sinüzit, sadece fonksiyonel açıdan değil, psikolojik olarak da kişiyi olumsuz etkiliyor.
Yapılan bir araştırma, hastalığın Amerika’da her yıl sekiz milyar doların üzerinde ilaç maliyetine yol açtığını ortaya koyuyor.
Kulak Burun Boğaz Uzmanı Opr. Dr. Süreyya Şeneldir, sinüzitle ilgili merak edilenleri yanıtlıyor.

Sinüzit nedir?
Sinüzit; sinüs mukozasının iltihabıdır. Bu hastalık, sinüslerin burun içi ile irtibatını sağlayan sinüs ağızlarının tıkanması sonucu, sinüslerin havalanmasını bozarak, bakteri ve virüslerin yerleşmesine uygun bir ortam oluşturması neticesinde ortaya çıkar.

Sinüzit tipleri nelerdir?
Akut ve kronik sinüzit olmak üzere başlıca iki ana gurupta incelenir.
Akut sinüziti herkes yılda bir kaç kez geçirebilir. Soğuğa maruz kalma, alerji, çevresel kirlilik, vücut direncinin düşmesi gibi kolaylaştırıcı faktörlerin etkisiyle başlar. Burunda basınç hissi, burun tıkanıklığı ve ateşle kendini gösterir. Tedavi geciktikçe ilave bulgular kendini gösterir. Bu şikâyetler üç ay veya daha fazla sürerse kronik sinüzit adını alır.

Sinüzitle birlikte ortaya çıkan başağrılarına karşı neler yapılabilir?
Akut sinüzitte başağrısı şiddetlidir. Ağrı kesicilere iyi cevap verir. Buradaki ağrının sebebi, sinüs kanallarının akut olarak tıkanıp hava alamamasıdır. Ayrıca sinüsin boşalmasını sağlayan burun spreyleri de rahatlatıcıdır. Genelde ağrı kesiciler tek başına yeterli olmaz, bu nedenle burun spreyleri de önerilir. Kronik sinüzitte ise ağrı, akut sinüzitteki kadar rahatsız edici değildir. Ağrı, başta bir yük varmış gibidir. Bu nedenle ağrı kesiciler etkili olmaz. Zaten kronik sinüzitin tedavisi cerrahidir.

Tedavi seçenekleri nelerdir?
Sinüzitin sebebi sinüs deliklerinin tıkanmasıdır. Bu tıkalı delikler açıldığı zaman sinüzit de iyileşir. İlaç tedavisi erken dönemde oldukça etkilidir. Israrlı ilaç tedavisine cevap vermeyen ve kronikleşmiş sinüzitlerde ameliyat gerekebilir. Ameliyattaki amaç, tıkalı olan sinüs yollarını açmaktır, böylelikle sinüslerin havalanması sağlanmış olur. Havalanan sinüste enfeksiyon geriler ve kaybolur. Bu işlem, endoskopların kullanıma girmesiyle son 20 yıldır güvenle yapılıyor.
Sinüzit hastalığının başlarında uygulanan ilaç tedavisi soruna çözüm getirse de orta ve ileri derecedeki hastalık için müdahale gerekir. Bugüne kadar ileri derecedeki hastalara, hastanede yatmayı gerektiren, kanamalı ve ameliyat sonrası istirahat gerektiren endoskopik cerrahi yöntemi kullanılıyordu. Kanama sonrası körlük ve beyin kanaması gibi ciddi komplikasyonların ortaya çıkması nedeniyle yeni tedavi yöntemleri arayışına girildi.

Sinüzit tedavisinde yeni yöntemlerin özellikleri nelerdir?
''Balon sinüsoplasti'' adı verilen bu teknik hastalık tedavisinde yeni bir dönem açtı. Bu teknikle daralmış olan sinüs delikleri açılıyor ve sinüs ağzına bir balon yerleştiriliyor. Daha sonra balon serum ile şişirildikten sonra şişen balon tıkalı olan sinüsün ağzını genişletiyor.

Operasyon ne kadar sürüyor?
Operasyon yaklaşık 15 dakika sürüyor. Genel anestezi altında işlem yapılıyor. Günlük yaşantıdan uzak kalmadan, zaman kaybetmeden, hastanede yatmadan, uygulama yapılan bölgede herhangi bir kesiğe gerek duymadan kısa sürede sonuç alınan bu yöntem, sinüzit tedavisinde yeni bir sayfa açıyor.

Balon sinüsoplastinin avantajları


Etkili ve güvenli bir yöntem, komplikasyon ihtimali çok düşük.

Teknikte küçük, yumuşak, elastik ekipmanlar kullanılıyor. Kapalı sinüs drenaj kanallarının kolayca açılması sağlanarak çok az doku travmasıyla sonuca ulaşılıyor.

Bazı vakalarda hiç doku çıkartmak gerekmediği için kanama miktarı da çok azalıyor.

Hızlı iyileşmeyi sağlıyor. Çoğu hasta 24 saatte normal hayatına dönebiliyor.

Gelecekte bu bölgede yapılabilecek diğer tedavileri engelleyici bir özelliği yok. Diğer cerrahilerle beraber uygulanabilir.

Hiçbir dokuya zarar vermeden yapıldığından hızlı bir şekilde iyileşme sağlanıyor.

Sinüzitin 7 işareti

Aşağıdaki soruların üç veya daha fazlasına ''evet'' diyorsanız sinüzit olma ihtimaliniz yüksektir. Böyle bir durumda kulak burun boğaz uzmanına gidilmesi gerekir.

Yüzünüzde basınç hissi, dolgunluk veya ağırlık hissi var mı?

Burnunuz tıkalı mı?

Koyu, sarı - yeşil burun akıntınız var mı?

Geniz akıntınız var mı?

Koku duyunuzda azalma var mı?

Baş ağrınız var mı?

Nefes darlığı hissi ve öksürük var mı?

>>>>Haberin Devamı >>>>>